bu tür bir durum en son başıma geldiğinde (üniversiteyi kazandığım sene, 2007-8) eve damacana su alacak kadar bile para olmadığı için ben sürekli istanbul'u gezmiştim. şimdiki aklım olsa bir işe girer çalışırdım herhalde.

senin yerine kendimi koyamadım valla. şanslısın, kıymetini bil. (;

Elektronik, peogramcılık ve mekatronik alanlarında kendimi geliştirirdim.

dil öğrenmek en iyi şey olurdu

Amacında yurtdışında yaşamak varsa ve paranda varsa ben olsam geleceğe yatırım yapardım. çok iyi değerlendirmek lazım. tam bilmiyorum hangi bölümde okuyorsun. dil öğren ve alanınla ilgili bişeyle uğraş. ilerde büyük bi yerlere gelebilirsin.

sektör ne? cv kas. sertifika ve yeni skiller. work n travel ve yeni dil de hos secenekler arasinda.

Dil öğrenmek günde en fazla birkaç saat alacağına göre gündüz çalışıp akşam dil kursuna gitmek olabilir. Para sorunu yoksa gündüz çalışmayı da boşverin, İstanbul'u seviyorsanız her gün değişik bir yerini gezin.

dediklerinin hepsini yap bi de spor yap.

Kendinizi geliştirin :)

dönünce işleteceğim bir işletmem yoksa, (çalışmak değil işletme sahibi)okuduğum bölümden, mesleğimle alakalı ne çıkarabilirime bakardım.

vay anasını ya, 1 yıl boş zaman ha.
gez dolaş diyenlere bence aldırma. iyi bir zaman dilimi, kaliteli bir şekilde değerledir. ay ay excel'de plan yap, geri dönüşü iyi olsun sana. son 1 ayı gezmek için değerlendir bence.

almancami ilerletirdim...

deli gibi kitap okurdum...

cilginlar gibi spor yapardim...

pek farkı olmaz. zaten üzerinde stk yazar. bu buzdolabı ortamı için hesaplanmış tarih değildir. yani oda sıcaklığı da olur

marketlerde hep dolap disinda satiliyordu ama sanirim yeni bir yasa mi ne cikti artik soguk dolapta satiliyor yumurtalar migrosda falan

sen eve aldiktan sonra dolaba koysan iyi olur

aldığın yerde dolaptaysa, senin de dolapta saklaman iyi olur.

yok zaten oda sıcaklığında saklanmışsa, sen de oda sıcaklığında muhafaza edebilirsin.

Yumurtayı buzdolabında da saklasan oda sıcaklığında da, bozulma süresi değişmez. Buzdolabının yumurta saklamada ekstra bir katkısı yok.

yol gürültüsü ve yalıtımdan irite olursun, o rakamın altında ki muadilleri kat kat üstün,
opel corsa, sürüüş keyfi var, yalıtım idare eder,
ford fiesta (iç hacim küçük, sürüş keyfi var, yalıtım idare eder)
clio, yalıtım yok, trim sesleri, bu rakamı sırf dış tasarımı için vermek mantıksız

örneklerdeki araçların 2.el piyasası hepsinin hızlıdır

opel corsa ve ford fiesta hakkındaki yorumlara aynen katılıyorum. Clio da alınmayacak bir araba değil ama tasarımdan dolayı bu fiyatları istiyorlar buna da katılıyorum. Ama ben olsam bir de Seat Ibiza incelerdim.

Ama Clio'da karar kıldın da bu araba alınır mı diyorsan alınır tabi sıfır gibi araba.

44.000 olmadı 44.750'ye bağla. Hayırlı olsun.

Bomboş araba gibi geldi bana. Corsa ve Fiesta'ya bakabilirsin. Tabi illa Clio diyosan alınır. Arkadaşın yazdığı gibi 44e kapamaya çalış.

alınmaz kesinlikle.

www.sahibinden.com

gostermeden alma tabi ama ustteki araca gore polaroid +1

www.sahibinden.com

touch paketlisi var yine 44-45'e alinabilir.

alışkanlık elbette geçer. sadece zaman mevzusu. daha iyisini bulursun. daha mutlu olursun.

oyle 1-2 ayda baskasını bulan adamdan hayır gelmez.

Yukarıdakilere katılıyorum, bir meşgale bulduğunda ya da çok daha değecek bir adam bulduğunda "amaan bu muymuş" diyeceksin. Şu an biraz amiyane tabirle kuyruk acısı var gibi diyelim, ki bende de çok var o yüzden iyi anlıyorum.

Biraz objektif baktığında adamın zaten cibilliyetsizin teki olduğunu göreceksin. Ben böyle durumlarda söyle yapıyorum; en yakın arkadaşımın hayatındaki adam ona böyle bir şey yapsa nasıl bir tavsiye verirdim? Hala o adamı düşünüyorsa bir güzel kalaylardım, kendim neden yapıyorum? Diye biraz dışarıdan bakmaya çalışıyorum.

@amsterdam, prensip mevzusunda haklısın. şu yaşıma kadar ilişkilerde çok dikkafalı davrandım. bunda biraz ortayolcu olayım diye bayaa taviz verdim bile isteye. ayarı kaçırmışım sanırım.

umrumda olması konusunda, yürümeyeceğini düşündüğümden fazla ümit beslememeye çalışıyordum, yoksa umrumda idi, umrumda da. zaten işin orasını da anlayamıyorum. çok daha sevdiğim ve sevildiğim, yılları birlikte geçirdiğim insan evlendiğinde dahi bu kadar koymamıştı sanki. ya da koydu da üstünden zaman geçtiğinden öyle geliyor..

@piremses, detayları anlatsam, cibiliyetsiz lafı az kalacak mevzular var. senin dediğin yöntemle ayrılık sürecine getirdim kendimi zaten. bir kaç yakın arkadaşım ayrıldığımızı ilk duyduklarında, söyleyemedik ama sen o tip biriyle nasıl birlikte oldun anlayamadıydık falan da dediler.
ama şu aşamada kafa bunu almak istemiyor sanırım.

bana şu kısım yetti > "gel dese gitmezdim" gerisi teferruat...

ayrıca "kendini aşağılatmış olabilirsin" gibi yorumları anlamıyorum. varsın olsun aşağılatmış olsun. arkadaşlar geçin şu egosal tavırları artık ya. bakın erdemli bir şekilde yine de aramış. bu hoş bir şey. varsın olsun bu cibiliyetsiz adam "nasıl da aradı beni ihihih" diye kibirli bir ego yapsın. bu bize koymamalı. buna ihtiyacımız yok. o ego yaparken, bari biz yapmayalım. aşırı katı olmayın, biraz yumuşak kalın, sıvı gibi olur. katı nesneler hareket edemez, ama su gibi olursanız akarsınız her yere...

Sen de başka birini bul unutmaya çalış. O da öyle yapıyor. Kendini kaptır birine bence.

Büyük ihtimalle "yaşım geldi, evleneyim" kafasında. İlgilenmediğini düşünmene rağmen, kendi kendine evlilik planı yapması da bunu gösteriyor.

Senden ses soluk çıkmayınca vakit kaybetmeden başkasını bulmuş.

Ben "2 ayda başkasını bulanan hayır gelmez" mantığına katılmıyorum. Ancak burada üzülecek bir durum da yok zira, vakit kaybetmemek en iyisi.

Üzüntünü de yasa bağlıyorum. Çevremden de gördüğüm kadarıyla ilişki isteyen insanlar yaş ilerledikçe kriterleri düşürüp ya da tahammül seviyesini artırıp biriyle ilişkiyi sürdürmeye çalışıyor.

30+ erkeklerde bi tuhaflık var genelde.
Evlilik lafını ağızlarından düşürmedikleri gibi ilişki için en ufak çaba harcamıyolar.
"Benim niyetim amacım belli, sen gelmiş nelere takılıyorsun" diyolar tartışmalardan kaçmak için de.
Ben bunu yaklaşma-kaçınma çatışması gibi görüyorum :)
Senin için elbette daha iyileri daha kıymet bilenleri olacaktır, bunu zaten biliyoruz.
Ama önce sen kendini sev.
Onu neden şöyle sevdim böyle inandım diye asla kendini suçlama, insanı asıl yücelten sevmektir.

"çok uyuşamadığımız erkek arkadaşımla ilişkimi bitirmiştim " sonrasını okumadım. hala sorguluyorsan bu nasıl bitirme? bak bu cümleyi anlamaya çalış olgunlaşacaksın. tabi şu da var herşey vaktinde güzel:) belki de bunu sorgulaman gereken yaştasındır ki eğer öyleyse dert etme sadece yeter.

@gökhan, tümünü okumadığından anlaşılmamış sanırım.

@matrix, ben de o ilk cümlen gibi basit olmasını isterdim. olmaması beni şaşırtan ve üzen.

@jrr, uzun vadede öyle olacak tabii.

@goddard, haklısın belki ama ben hiç o yöntemleri denemedim, bana göre değil pek.

@of dream, iyi tahlil etmişsin. söylediklerinin büyük kısmına katılıyorum.

@duyulması, üstesinden geldiğimi de sanıyordum zaten. ama bu haber çok erken oldu.

@megalomaniac, cümleyi dahi aynı yazmışsın :) evlilik kadınlara verilen ödül sanki..

yaşadıklarımdan şöyle pişmanım; bugün facebook hatırlattı, geçen yıl tam bugün, ortak arkadaşların evinde bir yemek verilmişti, o yemekte tanıştık. sonra arkadaşlara beni tanımak istediğin söylemiş. ben gerek tipim olmadığı, gerekse o ortamdaki davranışlarına bakarak bana uygun biri olmadığını söyledim arkadaşıma. ama onlar bir kaç kere bana çaktırmadan bizi yine biraraya getirdiler. sonra o bana benimle denemek istediğini söyledi, ben de olmayacağını söyledim yine. bir süre daha ısrarcı oldu, bir kaç kez dışarı çıktık, iyi de vakit geçirdik ve ilişkimiz böyle başladı. o olaydan yaklaşık 6 ay kadar önce, yine düşük kriterlerle başladığım ve pek değer görmediğim bi ilişkiden çıkmıştım, o ilgisi hoşuma gitti sanırım. beni cesaretlendiren de o oldu zaten, 'kesip atma, olmazsa olmaz, deneyelim' vs diye. ben de ilk kez böyle bi şeye giriştim, sonunu fazla düşünmeden. sonra sürekli farklı gördüğüm her şeyini sevme ve benimsemeye, oldurma kafasına giriştim, niyeyse.. eğlenceli de bir insandı, zor olmadı sanırım.

işte sanırım baştaki görüşüme rağmen başlamış olduğuma pişmanım. çünkü ilişki benim için sürekli değersizlik hissi ve kalp kırıklıklarıyla geçti. keşke beni sevemediği, benimseyemediğini anladığı noktada o bitirseydi. buna rağmen devam etmiş görünen o ki.

gerçi suç bulmak da istemiyorum. kendi hayatını yaşarken benim tarafımı fazla düşünmemiş sanırım, olan bu. kafayı kullansaydım iyiydi :)

bir de ek olarak şunu sorayım. paylaşımlarını görmemek için onun vesilesiyle tanıştığım arkadaşları facebook'tan sildim; zaten fazla iletişimimiz de yoktu. kızın facebook'unu biraz kurcaladım, yalan yok, ama daha fazla kurcamak istemiyorum. her ikisini de engellesem mi, elimin gitmemesi açısından. ne dersiniz?

senin için "ne de olsa bir açık kapıymış" tamamen kapanınca moralin bozulmuş.
Engellemen bir şey değiştirmez. Bakmak isteyen bakar. Kendini engellemen lazım.

boşver be kızım, biz böyleyiz. yüksek ihtimal korktu senin sevginden ve kaçtı. büyütme fazla, olur öyle şeyler.

Ben yaşıma başıma bakmadan aşk istiyorum ya :/

aşk da yetmiyor abi, olmuyor aşk olsa da olmuyor. bu işin formülünü ben de merak ediyorm

uzlasma olmali. her seyde puruz var, onemli olan ortak noktada bulusmak.

ya bence 30a yaklastıkca ask bitiyor ya, hatta onla ilgili duyuru acacaktım. eski o gözü kör haller kalmıyor gibi. bence evlilikte mantıklı olmak daha iyi gibi. sonucta deli divane asık olsan da 2-3 yıla bitecek.

Ben deli gibi yakışıklı bulduğum bir adama kör kütük aşık olmadan evlenmem. Aşk dışında hiçbir şey beni evlilik gibi delice bir fikre ikna edemez. Gerçi bu yaştan sonra aşık olabileceğimi de pek sanmıyorum ama olsun. Aşık olamazsam hiç evlenmem olur biter.

Edit: Söylemeyi unutmuşum, çevremdekilerin büyük çoğunluğu artık yaşım geldi iyi kötü birini bulup da evleneyim mantığı ile çok da ölüp bitmedikleri insanlarla hayatlarını birleştiren kişiler ve dolayısıyla şu an pek mutlu değiller.

Evlilik askla olacak bir sey degil daha onemlisi sevgi ve saygi ile birlikte uyum ve uzlasma olmali. Ciftlerin hayattan beklentileri dusuk olmaliki kucuk seylerle de mutlu olabilsinler, aksi takdirde sonsuz bir tatminsizlik kisir dongusu, surekli kirilan hayaller ve bitmek bilmeyen bekleyisler olur. En onemlisi iki tarafta kendisinin ve birbirinin farkinda olmali. Bunlar olduktan sonra uc gun icinde bile evlenilebilinir utopya degildir,

chiper +1. İletişim çok önemli, aynı dilden konuşabilmek, hem kendini hem karşı tarafı dinleyebilip, ortak noktada buluşabilmek.

önce aşk; ancak aşk bir yere kadar, ilk tetikleyici etken ama sonrasında daha önemli faktörler devreye giriyor.

sonra sonsuz güven ile destekli tabiri caizse yol arkadaşlığı, birlikte eğlenebilmek, uzlaşabilmek, yanında hiç sıkılmamak, gözünü kapattığında 10 sene sonrasında bile hala kendinizi bir arada görebilmek, kısacası ''bir'' olabilmek bence.

mantık.

aşk sonradan yine oluyor.
kadının bir gülüşü adamı aşık eder.

Fifty fifty..heyecansız evlilik mantıksız hayat birleşimi olmaz

mantıksız evlilik olmaz kardeş. mantığın olmadığı yerde mutluluk olur mu? o yüzden ikisini ayırmayacaksın. bu yazdığımı vakti gelince büyük ihtimalle hatırlamazsın ama yine de söyleyim, senin mantık dediğin şey muhtemelen para. e o da, hayat, vakti gelince sana öğretecek.

delilik, zir delilik (:

Arkadaşla maksimum 1 ay. Sevgiliyle hadi olsun 1 hafta, net hatırlayamadım.

Annemle küsmüştüm bi kere, 2 ay konuşmadık. En uzun küslüğüm o.

arkadaş. 3 yıl oluyor. ciddi birşey olduğu için konuşmama kararı aldım. normalde her gün görüşür, her şeyi birlikte yapardık.

edit : hala konuşmuyoruz.

Zamanında süper samimi olduğum bir arkadaşımla 6-7 senedir görüşmedim, konuşmadım.

Sınıf arkadaşıma açılmıştım. Bazı hatalarım yüzünden sevgili olmadık. O günden sonra ortak arkadaşlarımıza söyleyip, facebook'tan defalarca ekleyip barışma çabası gösterdi ama ben hepsinde salak bir gururla kabul etmedim. Tartışırken de biraz hakaret etmiştim ama tartışmayı beni küçümseyerek o başlatmıştı. 5 yıl falan oldu herhalde.

annemle 1 hafta konuşmamıştık, bayağı zor 1 hafta oldu.
kız arkadaşım ile 2 gün olmuştu. şimdi ayrıldık.

ben direkt siliyorum, daha temiz oluyor.

devlet hastanesi ise max 10 dk surecek, dediginiz gibi sallamayacak, anti depresani yazip gececek.

ozel psikiyatra giderseniz yine sallamayacak, anti depresani yazip gececek, ama 40-45 dk seansta kalirsiniz.

konusarak, ilacsiz, yavas bir kisisel ilerleme ve degisimle cozmek istiyorsaniz adres psikiyatr degil psikolog.

Devlette de iyi hekimler bulunabilir. Mesela 10 yıl aradan sonra devlete gittim, çekiniyordum. eniyihekim.com'daki doktor incelemelerinden puanı yüksek, iyi yorumlar almış bir doktor vardı ve online hastane randevu sisteminden bana uyan saati vardı, randevu aldım gittim ve memnun kaldım. Size de aynı yöntemi önereceğim.

evet çünkü bunlar uzun uzun konuşulacak sorun değil. herkesin mücadelesi başka, hafife almıyorum yanlış anlama ama biraz gayretle çözülecek şeyler bunlar.

Universite hastanelerini tercih ederseniz biraz daha iyi bir hizmet alabilirsiniz

gokhan atestepe, yaşadığım şeyler hafif şeyler değil. baya ağır travmalar atlattım. bunlardan dolayı bu etkileri yaşıyorum.

maalesef insanlar piskolojik rahatsızlıkları "herkeste var" diye düşündüğü için psikyatr da çok farklı düşünemiyor. seansı 10 dakika.

ben gittim 2 yıl önce. önce bi kağıt verdi. onu doldurdum. hoşuma gitmişti. bi ilaç verdi. kendimi iyi hissettim o kadar. sorunum düzelmedi. ve yıl sonra nerdeyse bana kızar duruma geldi geçmiyor diye. ben de bi daha o doktora gitmedim.

başka bir doktor psikolog'a gönderdi. ona da hâlâ gitmedim. doktordan korkuyorum resmen.

devlet hastanesine gidiyorsanız doktora günlük hayatınızı etkileyecek ağlama krizlerine girdiğinizi, mümkünse ilaç kullanmadan bu işi çözebilmenin bir yolu varsa önermesini isteyin.

hastaneye bağlı psikoloğa sevkedebiliyorlar. birkaç sene önce haseki'ye gitmiştim, zor bir dönem böyle böyle atlatılmıştı.

Isini iyi yapan bir psikiyatristin semptomları dinlemesi ve teşhis koyması 5 dakika olabilir. Kliniklerde süreyi uzatan doktorun hastaya geri bildirim verme sürecidir çoğu zaman. Siz semptomlarınızı mutlaka not ederek gidin. Ayrıntılı bir şekilde anlatırsanız, doktorunuz da işinin ehliyse, kendi iyiliğiniz için yapacağınız şey doktorunuzun sözünü dinlemek olur.
Terapi konusunda ise şöyle bir seçenek var; bulunduğunuz yerde psikoloji abd olan üniversitelerin klinik psikoloji yüksek lisans programlarına başvurabilirsiniz. Öğrencilerden birine haber verseniz bile yeter. Klinik psikoloji öğrencileri eğitimlerini tamamlamak için çok cüzzi ücretlerde seans yapmaktalar. Deneyimsiz olan bu arkadaşlarla yapılacak seans sanılanın aksine bir ekip tarafından yürütüldüğü için çok etkili olabiliyor.

Kusura bakma ama kirmizi receteli ilaclarin sana iyi gelip gelmeyecegine sen karar vermiyorsun. Buyuk ihtimal begenmedigin lustral sana daha iyi gelir

konuyu merak eden veya benim gibi bir durumda olanlar için:
gittim, prozac şurup verdi. bitince gel tekrar dedi. bunu kullanıcam bakalım, bilmiyorum.

@yoggi zaten doktorlar da dahil toplumun büyük çoğunluğu yanlış düşünüyor, ama bu antidepresan ilaçlarını kullananlar doğru söylüyor öylemi?

değişiklik başta iyi gelir ama her yer aynı özünde.

iş bulmadan istifa etme. bulamazsan askerliğe kadar idare et. dönüşte ararsın.

şu ortamda gence askerlik tavsiyesi nasıl veriyorsunuz:/ askere gitme de naparsan yap. önce canın sagolsun kardeş

mesleğini de yazsaydın ya neye göre fikir verilecek

ahmet yesevi'de yüksek lisansa başla. askerlik ertelenmiş olur. tecil tarihini 2019 falan yaz cv'ne. sonra da iş ara.

kaytarabildiğin kadar kaytar.
cvyolla.com' a üye ol ve sektörünü seç ve toplu gönderim yap.

1 yıl dolana kadar sabret ki cv de göz doldursun. mesela 1 yıl 2 ay- 3 ay neyse. tabi 3-4 ay öncesinden iş aramaya da başla. milletin dediği gibi çok ekstrem bir durum olmadıkça iş bulmadan çıkma.

bir de şehir efsanesine göre böyle 0 alınan araçta bir arıza varsa arabanın değiştirilmesi gerekiyor. böyle birşey var mıdır ?

yoktur.

Arıza olursa araba değişecek diye birşey yok.

Ama mesela arabada o klima kompresörü komple olmasa değişirdi.

İlk Soruya cevap olarak ise maalesef teknoloji şans işi. Olabiliyor. Önemli oolan sağlam bir şekilde çözmeleri. Ben ürünlerini sevmesem de opel'in servisi ucuz markalar arasında en iyisi olabilir.

geçmiş olsun. artık sıfır arabada sıfır sorun ilkesini çoğu marka bırakmış durumda. mercedes aldığınızda bile bu tür aksilikler yaşayabiliyorsunuz.

zamanınız varsa parçayı ve tüm komponentlerini değiştirmelerini sağlayın. tamir yapmasınlar sıfır arabaya.

benim opel astramında 2 yıl sonra bozulmuştu internetten şikayet ettikten sonra sadece %30 bedeli ödeyeceksiniz dediler 1200tl istediler sktr ettim hala çalışıyor ama bir vuruntu sesi var beni rahatsız etmiyor.

sen şikayet et sıfır araba aldık mağdur olduk değiştirirler ama şikayetsiz zor.geçmiş olsun opel demek dert demek.

pire için yorgan yaksınlar diyorsun yani.

olabilir
ücretsiz hemen arızalı parça değiştirilmeli
araba değişmez naptın anca böyle çok kritik kronik falan olursa ne gibi mesela direksiyon fren sistemi gibi

1. Her gün duş almak zararlı mı, bilmiyorum ama her gün saç yıkamak zararliymis. Doktorum saçın kendi yağınà ihtiyacı var demişti (bir ara saçlarım çok fazla kurudu ve kepeklendi). O yüzden ben saçlarımı gün aşırı yıkıyorum, saçımı yikamadiğim gün tepeden toplayıp vücudumu yıkıyorum.

2. Uyku hijyeni derken? Yatmadan önce duş alıp, dişleri fırçalamak, yüzü temizlemek filan gerek tabii. Bunları soruyorsan.

4. Kuruyemiş ekmek için mantıklı ve sabah kahvaltilarinda yumurta. Tok tutuyor baya. Ben canım çok şekerli bir şey istediğinde meyve yiyorum ufak. Bir de tarçın da tatlı isteğini bastırıyor.

1-10 senedir neredeyse her sabah duş alıyorum, herhangi bir sıkıntı yaşamadım.
2-bu konuda bilgim yok, diş fırçalamak,yüz yıkamaktan bahsediyorsan evet her gün olmasada haftanın 6 gecesi bunu yapıyorum
3-ne diş taşı temizlettim ne de sigara kullanıyorum, bilgim yok.
4-salak gibi her gün çikolata yiyorum 30 yaşında erkeğim, şeker yerine belki tatlı meyvelerle iş çözülebilir.

2) Uyku bandı şart. Tüm elektronikleri fişten çekmek önemli. Yorganın hava alıyor terletmiyor olmalı. Tamamen rahat olmalısın ve yatağının etrafında dikkat dağıtıcı şeyler olmamalı.
4) Şekersiz beslenmenin tek tüyosu şekersiz beslenmek. Bunu çoğu insan yapamıyor o yüzden şeker tüketmek ama aza indirgemek en mantıklısı. Bazıları da cheat day yapıyor. Hafta boyunca şeker tüketmeyeceksin ama bir gün istediğin tatlıyı yiyeceksin.

Uyku hijyeninden kastim; kaliteli bir uyku için uyku öncesi neler yapılmalı? Yatak çarşafları, yastık vs ne sıklıkla değiştirilmeli? Yatmadan önce yenmemesi gerekenler? Uykudan kaç saat önce çay, kahve icilmemeli vs. İnternette tonlarca bilgi var tabii ama ben sizin bizzat deneyip yararını gordugunuz rutinlerinizi öğrenmek istedim.

Şeker mevzusu da, bütün gün dışarıda olunca istediğimiz gibi beslenemiyoruz. Yani kötünün iyisi ya da alternatifi nedir diye merak ettim.

1. saclara zararli olabiliyormus, ama ben her gun dus aliyorum.
2. ben yatarken dus aliyorum, dislerimi fircaliyorum, bazen agiz gargarasi yapiyorum.
3. gunde 2 kere minimum 1 dakika dis fircalarsan bir haftaya kanama durur. elektrikli dis fircalari da iyi oluyor
yatak carsaflari vs her hafta degistirilmeli.
ben aksam 5den sonra kahve icmiyorum, 8den sonra da kafeinli hic bir sey icmiyorum
yatmadan once su icmek disinda bir sey yenilmemeli.
odanin serin (soguk degil), sessiz ve karanlik olmasi onemli.
her gun ayni saatte yatilmali.
4. ekmek icin tam tahil ekmegi ye, direkt sekerli seyler tuketme (kola, sekerleme, tatlilar vs). Pogacanin icinde sonucta dus seker yok, unlu urun oldugu icin karbonhidrat var, basit sekerli bir seye gore daha uzun sure tok tutacaktir.

Disarida aciktigin zaman yemek icin yaninda az miktar kuru yemis, veya bulundugun yerden alabiliyorsan yogurt en ideali.

1) Her gün duş almak kış aylarında vücudu hastalıklara karşı daha hassas yapıyor. Ama yazın olabilir. Bana göre tamamen zaman kaybı. Buna dikkat etmek gerek. Haftada 2-3 saatini duşa harcamak istemezsin.

3) Diş etlerin kanıyor diye diş fırçalamayı bırakma. Bir süre sonra kanamamaya başlar. Diş taşlarının oluşum sebebi dişlerin sıkışıklığı ise diş teli taktırabilirsin.

1- saçlara faydalı değil. saçın kendi yağıyla beslenmesi gerek. gün aşırı yıkamak daha makul.
2- uyku hijyeni ney la?
3- biraz daha süre ver düzelmesi lazım.
4- kepek ekmek ye, sabah biraz ekmekten bir şey olmaz. ekmeği sıfırlaman şart değil. çaya kahveye şeker atma, tatlı yeme. bunlar yeter.

Diş eti kanaması için parodontax kullanmaya başlayın, ben çok yararını gördüm. Sadece eczanelerde satılıyor ve tadı başta kotu geliyor ama alışırsın.

Kanamayı kesiyor.

4. şeker kullanma

Jetta. Jetta öyle çok da yaşlı adam arabası değil. Hatta sipariş verip bekleyip kırmızı falan alırsan çok şık olur. İlla vw mı olacak bir de?

illa vw olması gerekmiyor ama bunlar var seçeneklerde. bi ara bmw 1.16i düşündüm ama baya pahalı.

arasını bulup golf diyorum.

ikinci el düşünürmüsün? malum site ilan no: 302882236

Mazda 3 e bakın bence.

gökhan hocam, aynı fiyata 2015 buldum bitane. comfortline. yine de ekledim favorilere.

Sirokko tam anlamiyla babasi zengin kalbur ustu mekanda takilan apaci arabasi. Sevemedim altan yapma bence.

Sikirokko al. Boktan araba bi halta yaramaz ama aklında kalmasın.

Vw CC al bence

@spina scapula
jetta lar genelde kiralık olmayanını bulman zor. sıkıntı yanı da tramerden çıkmaz aracın kirada kullanıldığı. ben nasıl buldum dersen ekspertiz arkadaş var ve kullandıkları sistem farklı aracı adım addım geçmişini buluyor. kirada kullanılan araç alınır belki ama malıum dsg olay

psikiyatri açısından bağımlılıklar hastalıktır diye biliyorum.

edit : burada tartışılmış.

www.e-psikiyatri.com

bence sayılmaz

hayır. kişnin kendi seçimidir. madde kullanımını bırakıp, yoksunluk yaşarsa ve yoksunluğun sebep olduğu sorunlar çıkarsa belki hastalık olarak nitelendirilebilir.

Mesela hangisi

Morfin bağımlılığı. Ama baya ölüme götüren cinsten ağır bir bağımlılık.

Peugeot nun işçiliği yerlerde sürünüyo. Opel al

bir süre citroen kullanmış bi insan olarak PSA grubunun 3 yaşındaki aracına bulaşmamanı öneririm. mekanik olarak sorun çıkmasa da elektronik ve elektrikli aksam sürekli dert oluyor.

ikisi de benzer arabalar. ben olsam corsa alırım, ama ondan da çok şey bekleme.

İkisi arasından Corsa. 2-3 sene sonra satarken pek zarar ettirmez, temizse kolay da satılır.

Madem seçenekleri 2'ye düşürdün, başka araba yazıpta kafanı karıştırmayalım. İkisi arasından Corsa tercih ederdim, Opel'i pek sevemesem de.

Opel

opel iyidir daha derli toplu. peugeot daha kolay dağılıyor. ikisinin de ikinci el piyasası hızlıdır

Opelin modeller daha dusuk ve yakiti 9 litre bir de konsol govdesi kotu duriyor. Peugeot elden hizli cikar mi ki?

corsa 1.4 mü? öyleyse tüketimi fazla olur. 1.2 ise ve ek donanım mevcutsa ve fiyat olarak 208'den ucuzsa corsa. aksi halde 208

1.2 esentia ve fiyatlar ayni peugeot daha iyi gibi 36 750 den 35 e duserse alicam

ben yaptım dairemi aldım
yeni projeye de başladık inşaat devam ediyor.

Şehir bütçe vs ne alemde?

Daire parasına arsa alabiliyorsan ekstrem bir durum olmazsa 5-10 yıl içerisinde müteahhite verip kat karşılığı daire alırsınız. Öteki türlü müteahhit yanınızdaki arsayı bir daire parasına alıp daha çok kar ederdi :)

Gayet mantıklı tabi ama şehir ve ne kadar paran olduğu çok önemli.

Arsa karşılığı 2-3 daire alman için o arsadan en az 10-12 daire çıkması lazım. 5 kata müsadeli, 200m2 bir arsada anca 1 daire alırsın mesela. Arsa işinde dairede olduğundan çok daha yüksek rant var. 40bin’e arsa alıp, 2 sene sonra 150bin tl’ye daire olarak satabilirsin inşaat bittiğinde. Arsadaki kazanç bence hiçbir yatırım aracında yok. Büyükşehir olmamış şehirlerden, gelişmekte olan ilçelerden kovalaman lazım böyle şeyleri. İstanbul’da fiyatların yanına yaklşılmıyordur muhtemelen. Anadolu şehirlerinde yaşayan akrabaların falan varsa oralardan sor soruştur derim.

Alacağın arsaya kaç daire izin verildiği önemli. 4 daire sığıyorsa 1 daire alırsın. Yok 40 daire sığıyorsa yüzde 30 payla (12-13 daire) alırsın.
Bunun yanında imar izni olup olmadığı da önemli. Konut yapılacak bir arsa değilse zarar da edebilirsin.
Tabi bunları yaşadığım şehre göre (malatya) söyledim. İstanbul u bilmiyorum, oranın her metrekaresi altın.

kat karşılığı daire şeklinde arsadan girebilmen için o binada en az 10 daire çıkması lazım. 5 daireye giren mütahhitle pek iş yapılmaz (yine de sen bilirsin)

10 daire demek taban alanı çekme mesafelerini falan da düşünürsek ortalama 400-500m2 arsa yapar ve bu da alabileceğin bir arsa olmaktan çıkar. yani daireye 200 veriyorsan böyle nitelikteki bir arsayı 200 e bulabilirmisin? bulabileceğin bölgede müteahhit daire yapar mı yapmaz mı? veriler lazım lokasyon?

@sour

emsal %50 yani 0.5 bu da sana arsa alanıxemsal=300x0.5=150 m2 inşaat alanı hakkı tanıyor. yani 150 m2lik daireden 10 tane değil bir tane yapabilirsin bu arsaya.

gerçi müteahhitler akıllı. o 150'yi allem edip kallem edip 3 daire çıkarıyorlar bir şekilde. küçücük oluyor ama daireler. sana da arsanın yerine göre %20-%50 arasında değişen pay veriyorlar.

@sour taks var, kaks var. taban alanı taks. emsal(kaks) toplam inşaat alanı oluyor.

bir de gabari var bu da maksimum yükseklik sınırı. burada 9.5 metre demiş. 3 kat çıkıyor yani buradan.

net maaş aldığım için ayrıca bir şey yapmama gerek kalmıyor.

Net maas+1

verginin çalışanla ilgisi nedir? sen net maaş alırsın.

@gökhan kim demiş öyle olduğunu? :)

çevremde net maaş alan çok çok az kişi var, geneli brüt üzerinden anlaşıyor şirketlerle, bu da sene sonuna doğru daha fazla vergi demek.

Ben zam döneminden sonra aylık olarak net elime geçecek miktarı hesaplatıyorum.Maaşım Kasım-Aralık gibi hangi rakama düşecekse yıl boyunca o rakamı alıyormuşum gibi düşünüp ona göre ayarlıyorum kendimi.En azından sürpriz olmuyor.

Aslı gibidir yaptır noterden, onu ver.
Ama teyid et önceden bu şekilde kabul ediyorlar mı diye.

Asli gibidir fotokopisi ustune apostil. Onaydan kasit apotildir herhalde

@kuehles blondes, evet onaydan kastım apostil.

noter aslı gibidir yapar, aslını hiç bir zaman kimse senden alamaz, istemez de.

kiloma dikkat ediyorum sürekli almaya başlarsan yemeyi kesiyorum vs.
fiziksel olarak bünyem çalışıyor o yüzden spora zaman ve enerji bulamıyorum.
çirkinleştiğimi düşünmüyorum hep aynı miktarda çirkinim.

Evet metabolizma hızı düşüyor ve kilo vermem zorlaşırken almam kolaylaşıyor.

Kilo aldığımda vücudum orantısız külo alıyor ve büyükçe bir göbek oluşuyor, bir de baldırlarım kalınlaşıyor.

Sanırım bir insanın en güzel olduğu yaşı 20. Zaman zaman her yaşta güzel olanlar çıkıyor ama çoğunluk için bence 20'li yaşlar.

aynaya bakamıyorum.

sülalemin en sevdiğim özelliği lan. yaşlandıkça güzelleşiyoruz. babam mesela, eski fotolara bakıyorum tipsiz bir adam. şimdi bakıyorum bildiğin baya yakışıklı lan. oğlum bir insana hacda yazarlar mı lan? adam hacca gitti geri geldi durmadan farklı farklı kadınlar arıyor görüşelim diye :D annem kuduruyor sinirden.

hayır

cam duvardan bağımsız olarak bence 4.

3 ve 5.

fiyatı muadillerine göre çok uygun değilse bence bu projeden ev alma.

1-ebeveyn banyo yok
2-wc var, artık yeni lüks konutlarda wc falan olmuyor kiler koyuyorlar yerine.(hadi bu lazım veya istesen kilere çevirirsin göz ardı edilebilir)
3-1-2-3-5'te balkonlar salonun ergonomisini oldukça bozmuş, ayrıca ufacık o balkonlar sadece kombi sığar bir de bir kişi sigara içer. kullanışlı değil.
4-4.'nün planında wc'ye giriş yatak odasından olmuş. ilginç ve anormal seçim. ebeveyn banyosu yapsalardı bari yapmışken.

avantajları karanlık oda olmaması ve odaların yamuk yumuk olmaması gibi duruyor.

sen yine de birini seç dersen. 4'ü alır, cam duvarı yıkar o odayı salona katar evi 2+1 olarak kullanırdım. (sığarsa wc'yi de ebeveyn banyoya çevirmeye çalışırdım)

@victum
o yatak odasındaki wc ebeveyn banyo olacak.

bence 1 olmadı 2. o taraf hem m2 açısından hem odaların dağılışı bakımından daha avantajlı duruyor.

@yue
m2 aynı. birebir

Bence de 1 veya 2 ama bu biraz orada yaşayacak kişilere bağlı. Benim 1-2'deki amacım yatak odalarının konumlandırılma şekli idi. Evlerde yatak odaları uzak olsa iyi olur diye düşünüyorum, insanların özelleri biraz kendine kalabilsin. Odalarında oraya buraya gürültü gitmeyecek şekilde rahat davranabilsinler ve geniş olsun diye. Başka bir ailenin hemen çocuğunun sesini duyması ve ona koşturması gerekir ve yanyana olanı tercih edebilirler. Ebeveyn ve biraz da bebek olmayan çocuklar varsa, 1-2 iyi bence. Karı-koca yatak odasında rahat etsinler.

1 ve 2.

4 ve 5'te odalar ince uzun, bi halta yaramaz. 1 ve 2de ebeveyn banyo da var, mis.

Aslinda hepsi berbat ama 1-2 nispeten daha iyi. 3-4 kesinlikle absurd

@babilbaligi
abi aslında hepsinde ebeveyn banyo var. sadece 4 te wc yok onun yerine kiler var.

1 ve 2

oda konumlandırmaları bakımından 4. antreden salon ve mutfağa en kısa sürede ulaşmak kullanımı kolyalaştırır. yatak odalarının da uzak oolmaları tercih sebebi olabilir bu güzergaha. dezavantajı mutfak boyutu.
sonrasında 2,1 ve odaları ince uzun olan 3,5 bence.

mutfak büyüklüğü önemli mi gençler o kadar?

bu binadan ev almam.

bir katta 5 daire var apartmanda tek asansör var. oldu olacak hiç olmasaymış.

10 katlı bir bina olsa daire başı 3 kişi 150 kişiye bir asansör kadar saçma bir şey duymadım.

bizim bina da 30 daire var 2 asansör pik saatlerde yetmiyor.

adamlar taşı sıkıp suyunu çıkarmış para için. hiç gerek yok bence.

Tek asansör değil. 2 asansör var. Asansör otoparktan başlıyor.

Köşe daireler avantajlı. Ben 2 diyorum

4 dışında hepsi, tabi binanın 4 tarafınında cephe olduğunu varsayıyorum. iç yapıya çok bakma, cephe daha önemlidir.

bayiden almıyor musun? zaten özel aksesuarlı bir araç istemediysen sadece bir araç gelmiyordur. içlerinden birini sana verecekler işte.

Bayiden alıyorum.
Sıfır araç alıyorum.
Ama vergiyi vermeden plaka işlemlerini yapamıyorlar vergi de epey para e benden para almadan neden firma bunu ödesin diye de düşününce hak veriyorum adamlara.

araç geldiği gün alınıp kullanılması gerekmiyorsa beklesinler ya. para ayarlıyorum vs bişiler de. arabayı git gör. sorun çıkmaz ama olur da çıkar başın ağrımaz.

@amarat söylediğine göre o zaman bizim hiç showroomdan, bayiden hazır araç alamamamız gerekiyordu.

o vergiyi bayi veya distribütör öder, sonra araç bayiye gelir. sen ayırttığın önceden kaporasını verdiğin aracı incelersin. tamam dersin sıkıntı yoksa satışı üstüne alırsın.

Varsın işlemler birkaç gün geç başlasın, en fazla arabanı 1 hafta geç alırsın. Onlar bir an önce işi bağlayıp neticelendirmek istiyorlar ama sen yine de tedbirli davran.

opsiyonlu donanım ekletmediyseniz ki öyle olmamıştır çünkü o tür durumda bir miktar ön ödeme alırlar, verme ama verirsende bir sorun yaşamazsın.

500 TL ödeme yaptım o kadar.

herhalde duyuru tarihinin en ilginç duyurularından birisi bu olabilir. su nasıl mide bulandırabilir?

miden bulandığı için, su içince bu daha da tetikleniyor olabilir.

içtiğin su dandik olabilir

bazen olabiliyor. bir sürahiyi buz dolabına koy, iyice soğut. (buz ile yapma hasta olma)
soğuduktan sonra içine 5-6 yaprak taze nane ve 2 dilim limon at. 5 dakika bekle ve iç.

Sabah uyandığında iç karnın açken.

su içmeye alışkın olmadığınız içindir.

ben de uzun süre su içemedim, midemi bulandırıyordu. farklı sıvılara alışmaktan kaynaklanıyor. özellikle şekerli içecekler (kola, ice tea, meyveli soda, vs.) tüketmeye alıştıysanız, bunları azaltın.

çay, kahve gibi içecekleri de azaltın. canınız bu içeceklerden herhangi birini istediğinde sadece su için. bir süre sonra susadığınızı hissetmeye başlarsınız.

Bende açken mide bulantısı yapabiliyor. Hele kalkar kalkmaz biraz da fazlaca içersem fena...

Erkek arkadaşımın ablasında da var bu durum. O kadar zamandır tanıyorum, yaz sıcağında bile su içtiğini görmedim. Sürekli 'midem bulanıyor' diyor. Su yerine meyve suyu, ice tea filan içiyor; e doğal olarak da böbrek sorunu yaşıyor.

O'na da önermiştim; bir dönem yapıp sonra usenip bıraktı. Suyu saf icemiyorsaniz aromalı su içmeyi deneyebilirsiniz. İnternette bir sürü tarif var ama genelde salatalık, çilek, limon, tarçın vs kullanılıyor. Suyun içinde bunlar bir süre bekletilip, içiliyor. Çok çeşitleri var tabii, bakmak gerek.

Bende de var o, özellikle aç karnınayken oluyor. Bir bardağı birden yuvarlamamayı dene. Azar azar iç. O şekilde pek problem olmuyor bende.

suyun içine birkaç limon dilimi at. güzel oluyor öyle

Elinde mis gibi bir mesleğin olacak, ve onun da bir sürü getirisi. Bunu yapabilmek tek ihtiyacın olan şey.
Kendinle barışık olmadığın sürece sevgilin de olmayacak zaten, sen kendine ilgi göstermezsen, kim sana neden ilgi göstersin ki ?
Pişman olmayı boşver, eski sevgilileri de onların söylediklerini de. Bak mis gibi bir gelecek var önünde. Parmaklarının ucunda, kaçırmak istemezsin

Spor yapmayı denesen? Beni kulaklığı takıp yaptığım spor resmen dünyadan koparıyor, çok rahatlıyorum.

az çalışma, az gezme tozma, az çalışma, az dinlenme, az çalışma, az pc-dizi-film yap. bu işin formülü bu.

varoluş sıkıntılarını düşünmeyi ertele. zaten stres dönemi geçince bi bakıcaksın, aa orada yoklar :) kendini yeme.

naapıyoruz? az gençliğimizi yaşamaca, az geleceğimiz inşa etmece. hadi bakalım ^^

Sevgili olalım biz senle. Referansım sağlam TUS konusunda.

Eski sevgilimi çok iyi motive ettim TUS'u da kazandı. Sonra da beni terketti :D

Ama bu sefer akıllandım sözleşme imzalarım ilişkiye başlarken :p

Hazır hala okuyorken biraz daha aktif olmayı dene. Elbet kafana uyan olaylar dönüyordur, dadan hepsine. Oturup üzülerek eline pek bir şey geçmiyor hani. Ayrıca herkes bir şekilde bir yolunu buluyor, bazısı daha geç bazısıysa erken. Öyle pek kafaya takılacak bir şey değil o. Kendine odaklan sen.

House MD, ER falan izle. Kesin gaza gelirsin. Bir de en sevdiğin konulardan başla çalışmaya. Sevgili olayına girersen tus biraz yalan olur gibime geliyor. Kardiyoloji falan istiyorsan gayet zevkli bence konular ama nöroloji falansa bilemem.

fakülte 2,5L kola şişesiyse, tus damacanadır. bunu düşün. sen moral değil destek istiyorsun. yalnız kalınca öyle oluyor.

onedio.com

genelde yüksek yapıların rüzgardan etkilenmemesi için farklı tasarımlar oluyor, ancak o yıllarda rüzgar güçlerinin hesaplandığını düşünmüyorum ve zaten video da ki dönemde de rüzgardan etkilenecek büyüklükte kaç tane bina vardır ki. bunun dışında dış cephe uygulamaları görselliğin dışında pek bir fonksiyonu yoktur. o dönemin tasarımı olduğunu düşünüyorum. nasıl şimdi binayı dikip, görsellik açısındna etrafına led ışık koyan uygulamalar varsa. bu da onun gibi bir şey sanırım. (teknik olarak araştırmadım)

dekor bunlar

Doğum günün kutlu olsun kardeşim.

Bir daha asla 29 olamayacaksın.

bana hala böyle bi şey geliyo da ne geliyo onu bulamıyorum.

Hep ilerde yapmadıklarıma pişman olmamak için son düzlük gibi geliyor.
Güzel geçer umarım yeni yaşın.

Hayat 30'dan sonra başlıyor:

1. Kendini daha iyi tanıyorsun.

2. Daha çok paran var.

3. Daha özgürsün.

(27'yim bu arada...)

rakenrola devam

Az kaldi, biraz tedirgin oluyorum:)

sancılı bir dönemdir 30 yaş umarım en güzel şekliyle geçirirsin:) mutlu yıllar

bide de bakmışsın, göz açıp kapayana kadar 40 olmuşsun. zaman acaip hızlı akıyor, iyi değerlendir sonraki 10 yılını. kendini geliştir, spor yap, beslenmene dikkat et, sevgilin olsun.

20lere baybay. Gelsin 3lü yaşlar. Daha gençsin tadını çıkar. Happy birthday.

Aaaa tebrikler!

2.5 yıldır buradayım (burası=30'lu yaşlar) ve her fırsatta yazıyorum buraya. Artık bıkmış olanlar bile olabilir.

Bu yaşlar çok daha rahat, çok daha güzel. Hani, denizde yüzerken yosunlu kısımları geçersin de güzel bir yere varırsın ya, bu yaşlar böyle. Ya da roketi uzaya fırlatırlar atmosferden çıkana kadar canı çıkar roketin gümbür şangır, atmosferden çıkarınca sakin sakin, nazlı nazlı hareket eder ya, buralar öyle. Vallaha bak, ben bu yaşlara aşık oldum. 10 sene önce keşke yine bu yaşta olsaymışım. Hatta keşke doğrudan bu yaşta doğsaymışım.

29 yaşımın son gecesi çok kötü hissetmiştim kendimi, bir çağ kapanıyormuş ve hiçbir şey bir daha eskisi gibi olmayacakmış gibiydi. Ertesi sabah olan ise tamamen şu oldu
img04.blogcu.com

Hiçbir şeyin değiştiği yok. Hayat sürekli işleyen, sürekli akan bir süreç ve doğum günleri birer kırılma noktası değil. Hatta her şeyin daha berraklaştığı, daha rahat ve daha yavaş olduğu, kafanın daha dingin olacağı bir dönem. Güle güle kullan! Doğum günün kutlu olsun şimdiden :)

Güzel dilekleriniz için teşekkür ederim :) içimde yapamadik larimin bi buruklugu yok değil.

@aychovsky ayrıca teşekkür ederim yazdıkların ve güzel dileklerin icin

Aaa tesadüf, benim de doğum günüm yarın :) Nice mutlu yaşlara.

benim de 10 gün falan kaldı :) kutlu olsun.

son 2 senedir hayat kalitemin ve mutluluğumun arttığını iliklerime kadar hissediyorum. aynı şeyin devam etmemesi için de bi sebep görmüyorum.

@1a2b3c4d sanada mutlu yıllar :)

En güzel yaşındasin ,kiymetini bil .nice mutlu senelere :)

hadi bakalım sen de yaşlandın artık. nice yıllara.

merhaba. iyi ki doğmuşsun 30 bi ilk gün garip geliyo "vay arkadaş" dedirtmiyor değil, sonra geçiyo ya. esas dert 31! kimseye 31'im demedim çiğ çiğ geyikler gelmesin diye 2 ay sonra 32 diyeceğim onu bekliyorum.

haberlerde evlilik programlarında 30 lu yaşlardaki insanlarla kendimi karşılaştırmayı çok yapıyorum. "yuh lan aynı yaştayız ama yolda görsem amca derim" çok diyorum.

bilmediğin şeye karşı, olmasını dilediğin şeylere karşı her yaşta çocuksun. ayrıca bilmek de garip bir laf. doğumgünün kutlu olsun diyeyim ve temennide bulunayım: hayatını hedeflerinden başlayarak basitleştir, günlük cızırtılar ve sürtünmeleri minimuma indirmeye çalış. anlamaya çalışmaktan zevk almaya çalış. bazen istesek de yapamadığımız şeyler.

"learning is the thing for you"

ayrıca ben bu yaştan sonra 5 yaşta sabitlendiğim için 29 going on 5 diyip bahsimi bitireyim :)

20 li yaşlara göre avantajları çok elbet ama; etrafında herkes çatır çutur evleniyor ve depresif-monoton bir hayat yaşıyor.

mutlu yıllar :) (sen de hoşgeldin)..

Herhangi bir şey için geç olduğunu düşünme.

Bi fark yok olum gereksiz anlam yüklemeyin

sonra da gitmesek ne oluyor ?

özele gel taktik vereyim, genele yazamıyorum malum işin b*ku çıkıyor sonra

recep tayyip erdoğan'a.

Çomar olmadığıma

hasmetism 2046'ya (+1)

Doğduğuma.

sagligima
sevdigim insanlarin yanimds olmasina

Teknolojiye.

soframdaki yemeğe, bedensel veya zihinsel bir engelim olmayışına, empati kurabiliyor olmama, kırılganlığıma, cesaretime

güneşe, sabah uyandıran kuş seslerine, penceremin baktığı istanbul göbeğindeki nefis bahçeye, geleceğime, bazen istediğim birşeyin şans eseri oluvermesine..

super lemon haze. tabiki de buna aracı olan tabiata

teknolojiye +1
bir de sanata (baya müziğe, edebiyata falan)

sağlıklı olmama, başımı sokacak bir evim olmasına, ailemin olmasına, karnımı doyurabilmeme ve Atatürk'e.

Sagligima, sevdiklerimin sagligina, ataturke

Zeki, aklı başında, iyi yürekli, dingin, huzur veren insanlara. Ama çok azlar. Demirin tuncuna, insanın...

Bir de karşılıksız, koşulsuz sevgiye, annelere, babalara, çocuklara.

rte +1

ghjgfhdfghdfhdfg

2 yıl evet. sonrasını genele yazamam, özelden yazarsan taktik veririm.

Ben de yakın zamanda bu konuyu araştırıyordum. En az 2000 diyorum çünkü renkli ve ayrıntılı olacak.

1500'den aşağı olması mümkün değil.

dövme çok kötü yannız. kontürlerin içine mor gölge atmış geçmiş. işçilik hiç yok. yada ben old scholl u hiç sevemedim. 1000 tl diyorum bu kaliteye.

dövme bu olmayacak zaten, sadece karga ve boyut tutuyor, daha az renkli birşey düşünüyorum zaten ve üstü başı böyle düğüne gider gibi olmaz

renkli dövme cm^2'si 6 ile 9tl arası değişiyor yerine göre. bu da nereden baksan en az 10*30'luk bir dövme olduğuna göre 2000tl'yi gözden çıkarman gerek.

Vay babayın kemüğüne

Arkadaş dövme fiyatları bu kadar arttı mı ya? Ben de ufak bişi yaptırmayı düşünüyorum, 150-200 liraya hallederim diyodum. Vay anasını.

Hasmetizm +1

Dövme fiyatlandırılmasında büyüklük,renk,yapılacak yer,işçilik, seans sayısı önemli olduğundan yüz yüze dövmeciyle konuşman daha iyi olur. Dövmeciden dövmeciye hem fiyat hem kalite farkı olur.

Bende 4 dövme var. Piyasayı az biraz biliyorum. 5. dövme olarak bunu yaptıracak olsaydım 1000 tlden fazla vermezdim.

yaptıracağın yere göre değişir ama şöyle bir ölçek vereyim, 2000 liranın altında yapanı bulursan bile yaptırma. apaçiye dönebilirsin.

kapan kişiye göre değişiklik gösterir elbette. ama şu aşağıdaki dövmeden 600 TL alındığını düşünerek hareket edersen ortalama bir rakam bulursun.

www.instagram.com

Takım olmuyorsa kanvas pantolon/chino.

yanina yedek al bir yerde degistir ve takimla git

Okul görüşmesine gideceğini söyleyebilirsin. Yüksek lisans, doktora, hoca görüşmesi, tez sunumu falan...

ben olsam ik'ciya sorardim

takım elbise olumlu dikkat çeker, iş görüşmesine gittiğin biliniyor zaten; olumsuz değil olumlu etkisi olur.

hee bi dakka, dikkati mevcut iş yerinde çekersin diye mi dedin öyle? öyleyse Icha +1 diyorum. kot hiç olmasın.

Bizim işyerine şort terlikle de gelebilirsin ama banka yemez böyle şeyleri.

Nikaha gideceğim dersin. Zaten işyeirndekiler de "hayırdır nikaha mı" diye soracaklardır şık görünce.

esas cevap: bankaya kotla gidilmez.

Bankalar takiktir takim elbiseye. Kotla gitme kesinlikle.

kanvas iyidir ya ikisinin arası işte.

hayır, önem vermediğin anlaşılır ki önem versen zaten kot pantolonla gitmeyi düşünmezsin. görünüş önemli.

İkcı adayı olarak hayır diyorum:) hem de gm imiş ooo

muhasebecisi iyiyse karıncayı sevip incitmiyorsa birsey bulamazlar.

En iyi ihtimalse birseyler bulurlar ve incelemeye alınır, kanuna göre para cezasını öder.

senin sgk ya sıkayet etmen gerekiyor ama.

anonymice +1

muhasebeci kötü desek peki? bu firma bi de uluslarası ticaret yapıyor yani gümrük vs dalavereleri olabilir?

baya bişe bulurlarsa ne olabilir?
sgk'nın yaptırımı nedir?
bi de maliye mi mali müşavir mi?

çok soru sordum biliyorum.

arkadaşım konuya baya uzak olduğun çok belli. elimden geldiğince açıklayayım:

öncelikle mali müşavirin firma üzerinde bir yaptırıp gücü/ceza kesme yetkisi yoktur. onlar para karşılığı firmanın işlerini yaparlar.

maliyeye bu adamın kesin bir açığı vardır defterlerini inceleyin hele bi şeklinde ihbarı, ihbar ve inceleme taleplerini değerlendirme komisyonu anında çöpe atar. vergi ziyaına sebebiyet veren spesifik bir iddia ve bu iddiayı destekleyecek somut kanıtlar ortaya koymalısın ki ihbarın ciddiye alınsın. yoksa memlekette hangi mükellefi incelesen bir açık bulursun.

izinden kesme olayı sgk'nın konusudur. çalışma şartlarına sgk bakar. iş sözleşmelerinde, devlet memurları kanunu'nda olduğu gibi memurun senede mutlak olarak 20-30 gün izni vardır gibi bir madde olmak zorunda değil. yıllık izin süresi tamamen işçi ile işverenin yaptığı sözleşmeye bağlı. haa atıyorum sözleşmede senede 20 gün izni vardır diye bir madde varsa işçi bu maddeye dayanarak tazminat davası açabilir. bu da sadece tarafları ilgilendirdiği için dışarıdan birisinin ihbarı/şikayeti ile olmaz. kaldı ki buna karar verecek mercii de maliye ya da sgk değil iş mahkemeleridir.

kıza sarkma ve müşterilerin sarkmasına müsaade etme olayı da zaten tamamen o bayanın insiyatifinde ve patron tarafından tacize uğradığına dair kanıtı varsa bunu çözeceği makam da adli mahkemeler. ancak kız, işimi kaybederim korkusuyla sesini çıkarmıyorsa başka birisinin de yapacağı bir şey kalmıyor.

en son olarak hadi diyelim ki maliyeye, sgk'ya hepsine ihbar ettin, ciddiye alıp incelediler ve yığınla para cezası çıktı. ne olacak? tamam sen sinirini tatmin etmiş olacaksın da o patron bunların neden başına geldiğini bilmeyecek, kaybettiği zararı karşılamak için muhtemelen işçi çıkaracak (bunlardan birisi sırf işini kaybetmemek için sesini çıkarmayan bayan da olabilir. o kadar kendine sarkılmasına müsaade etmesi de boşa gidecek.) işte kalanların çalışma şartları daha da kötüleşecek. ya sizi işten çıkaracağım ya da daha düşük maaşla çalışmayı kabul edeceksin diyecek. yıllık izin hala 1 hafta olarak kalacak ve üzerine cumartesi çalışmama da yalan olacak. orada çalışanlara iyilik mi yaptın şimdi?

hakkınızı aramayın, haksızlığa boyun eğin demiyorum. ancak yapacağınız işin önünü arkasını da biraz düşünün. ne patronun hatasını anlamasına ne de çalışanların durumunu düzeltmeye yaramayacak bir hamle yerine çok daha mantıklı yollar bulunabilir.

izinleri normaldi. sonradan hiçbir sözleşme değişikliğine gidilmeden sözlü olarak bu dayatmada bulunmuş izin konusunda.

öte yandan ben olaya sonrasında nolucak diye bakıp yaptıklarını göz ardı edecek yapıda biri değilim. haklısın dediğinde bişe demiyorum. ama bu oroça bunun haricinde yapılıcak en mantıklı şey gidip 60 yaşına aldırmadan kafasından kıvılcım çıkarmak kaldırıma sürte sürte. çok doluyum şu an belki ondan böyle düşünüyorum ama yatışınca da eminim gidip ağzını burnunu kırmak isteyeceğim.

ispatlayabiliyorsan, taciz için savcılığa suç duyurusunda bulun. öteki türlü maliye falan adamda parada varsa, yaptığı hareketi meşru sanar, parasını verdim sarkmaya devam edeyim gibi düşünür. taciz üzerine yoğunlaşman daha yapıcı bir hareket olur. kim ya onlar özelden yazarmısın?

170 sgk danışma hattına şikayet edin. yıllık izni kesinlikle kesemez.

@gokhan

iplik ve tekstil ticaretiyle uğraşan bi firma diyelim şimdilik

maliyeciler acik bulamazlarsa, firma ismini isteyebilir. vermek zorundalar. orasini da dusun.

1- yıllık izni bir hafta kullandırmaktan şikayet edersen kalan izinlerin parasını öder. başka bişey olmaz. cumartesi çalışma mevzuu haftalık 45 saat kapsamında ise bişey olmaz.

2- çalışana sarkmada çalışanın ne dediği önemli. üçüncü bir kişi "bu çalışan taciz ediliyor" dediğinde hükmü nedir bilmiyorum, bilen söylesin. ama taciz edilen sen isen, öttürürsün.

3- o iş tahminle olmaz, elinde nokta atış bilgi olması lazım. açık dediğin nedir, naylon fatura mıdır, hayali ihracat mıdır, hatalı bildirim midir? her biri karşısında durumlar farklı, genel birşey söylemek zor.

burada smmm ve ymm'nin mesleki becerilerinden bahsedilmiş, tekrara gerek yok. ama elinde net bir bilgi varsa her türlü ortaya çıkar, kanıtlanır.

fakat maliye ile ilgili konularda şikayet falan ederken iki konuyu hatırlatmakta fayda görüyorum;

1- ruşvet diye bişey var. hani olmaz da alan olursa meseleyi kapatabilirler. yok bizim maliye memurları almaz da, banladeş falan gibi ülkelerden soruyorsan alan olabilir. anladın sen onu.

2- şikayet eden mutlaka ortaya çıkar. kendin şikayet etme, başkasına ettir.

Sigara içmiyorum ama eğer içseydim kimseyi takmazdım. Erkekseniz çok sorun olmaz ama bana göre kızlar hareketlerine biraz daha dikkat etmeli.

@dissendium

sebep?

hoca sigaraya takık biriyse takar. cidden yaşanmışı var. bir de direk kapıda içmeyin, 3-5 metre ilerisinde için içmeyenlere saygı gösterin, zira o sigara kokusu hava akımından direk binaya giriyor. benim öğrencilerimde eğer kapı önünde içen varsa uyarıyorum ben, gıcıklık yapmam ayrı ama uyarırım, düzgün içtiği takdirde zaten içkiyi filan hepberaber içiyoruz çoğunlukla.

okulda bu arada sigara içmek yasak değil mi?

abartıyorsun.

@dissendium wtf?

Bence de yersiz kuruntu. Bizim okulda da asistanlar içiyor, daha kimsenin uyardığını duymadım.

Bu sigara içmenin ayıp olması durumu da türkiye'de var sanırım sadece. Biz lisedeyken okulun önünde sigara içme alanı vardı, büyük sigara için çöpler filan. Burda koca insanlar çekiniyor.

@kurnaz

liseli telaşı dediysek lisedeyiz demedik, neden yasak olsun? içmeyenlere saygı göstermediğim nereden çıktı, onu hiç anlayamadım zaten.

dissendium'a da katılıyorum.

edit: aha gitti bile teferruatı.

Ahahah üniversitede sigaranın yasak olması :D ben asistanım içiyorum aynı masada otururken de bi yerden sonra aşıyorsun. Genelde de odamda içiyorum geçen hoca odama geldi yea burası ne falan demedi çünkü kendisi de içiyor, veya içmese bile neden tepki göstersin ki.

cinsiyetçiliğinizi gidin başka yerde yapın allaseniz. şu sorunun da içine etmeyin.

gerek yok bu telaşlara. rahat ol.

Ben hocamla ayni masada cay kahve sigara takilirdim ya unide nasil bi gerginlik bu böyle:)

@devilred, aslında ben sigara içenleri pek sevmem. o yüzden kızların da her fırsatta sigara içmeleri bana itici geliyor. sen bunu cinsiyetçilik olarak algılayıp işine gelmeyen cevaplara tik koymuyorsun ve tarafsız kalamıyorsun. yurt dışında birçok ülkede smoking area yerleri dışında sokakta sigara içmek zaten yasak.

galeri7.uludagsozluk.com

Dissendium OHA! Bunlar toplumun eğitimsiz kesiminin senin düşünmeni istediği taraflı düşünme biçimi. Senin görüşlerinin sonu ne olacak?

En sonunda kadınlar evden çıkmasın mı diyeceksin?

Sigara içen herkesi sevmiyorsan neden kadınları ayrı olarak sen belirttin! Sigara içeni sevmiyorum dersin olur biter! (-ki zaten kimin umrunda orası ayrı)

@dissendium

ha pardon, cinsiyetçilik yapmıyormuşsun, benim aptallığım!

sigara içmiyorum ama bana resmi ortamlarda sakız çiğnemekle benzer lakayıtlıkta bişeymiş gibi geliyor.
ayrıca bağımlılık, kişi hakkında olumsuz izlenim yaratan bi durum ve bence sen de içen içe bundan rahatsız oluyor olabilirsin. hani akıllı/başarılı/kendini bilen öğrenci çizgisinin dışına çıkaracak tarzda herhangi bir hareket gibi..

kadın-erkek ayrımı konusunda ben de şunu düşünüyorum; sigaradan hiç hazzetmeyen biri olarak bana kadınların sigara içmesi daima daha itici gelmiştir.
zira kadın cinsi, erkeğe göre daha temiz, titiz, sağlığının bilincinde gibi gelir bana. bunda anneliğin, çocuk büyütmenin, yemek yapmanın vd tecrübelerin sağladığı incelikli düşüncenin etkisi var sanıyorum. dolayısıyla kadının elinde sigara görünce "nasıl içer, nasıl bu kadar düşüncesiz olur?!" gibi tepkiler oluşuyor kafamda. erkek için doğrudan "geberirken beni de dumana maruz bırakmayaydı iyiydi" diye düşünüyorum :/ anlatabildim mi bilmiyorum ama..

@traveller, konuyu farklı yerlere çekmeye çalışarak polemik çıkartmaya çalışıyorsun. ben erkek olduğum için kadınlardan bahsedicem tabi ki erkeklerden bana ne. ben karşı cinsin oturup kalkmasına, her önüne gelenle sigara molasına çıkıp çıkmadığına dikkat ederim. bu kimsenin umrunda olmayabilir, ben sana kendi fikrimi söylüyorum. prensip olarak mümkün olduğunca duyuruda kimseyle atışmıyorum. yardımcı olamadıysam kusura bakmayın.

@manuel Erkek de baba olabilir. Sperm kalitesi diye bir gerçek de var.

Bu arada ben de daha cahil olduğum (burada kendim dışında kimseyi kastetmiyorum) zamanlarda kadınların sigara içmesini tuhaf karşılardım şimdi iki tarafınkini de tuhaf karşılıyorum.

Ancak kimi kadınların kadınlar üzerindeki bu "kadınlar narindir, çiçektir, hassastır, bir şey yapamazlar" algısından bıkıp göstererek zaman zaman sigara içtiklerini duydum. Bağımlı olmayan kişiler zaman zaman böyle protesto ediyorlar.

Onun dışında elbette sigara günümüzde bir etiket gibi, arkadaş çevresine dahil olmak için yapılan kendinden ödün verme göstergesi. Bireysellik yerine, istenilen grubun aynısı olma çabasının sonucu; kimi durumlarda özentilik.

manuel mandalina'nın son mesajındaki düşüncelere katılıyorum. Kadınlar ve sigara konusunda içimden geçenleri yazmış.

@traveller, ben o erkeği tercih etmeyerek işin içinden çıkmış oluyorum.
edit: peki bakalım.

@dissendium

Erkeklerle sigara molasına çıkmasına mı? Abi ben de polemik istemiyorum. Senin kafa çok farklıymış. Kadınların farklı erkeklerle sigara içmesi demişsin de... Neden tüm kadınları kendi sorumluluğunda hissediyorsun?

Din açısından düşünürsek bile, bu seni erkeklerden de sorumlu tutar... Neden tüm kadınlar ama erkekler değil?

@manuel o konuda düzenleme yaptım, kendim dışında kimseyi kastetmedim. Eskiden daha cahildim, şimdi yalnızca cahilim... Demek istediğim yalnızca bu. Yanlış ifade için kusura bakmayın.

arkadaşlar, sigara içen kadın/erkek gibi bir konuyu ille çok tartışmak istiyorsanız gidin başka başlık açıp orada tartışın lütfen.

Lisans ogrencisi olarak samimi oldugum hocalarla bahcede sigara iciyorum. Hatta cakmak isteme muhabbetiyle baska bolumun hocasiyla tanismistim arada hal hatir sormaya odasina ugrarim.

Bizim asistanlar da hocalarla sigara iciyo, kimse sorun etmiyo. Bence, surekli sigara molasi vercem diye kaytaranlar haric sorun olmaz.

abartıyorsun.

kapalı alanda içiyor olsam böyle sormazdım bence.

+18 olduğun ve kurallara uygun olduğu(kapalı alan) sürece kimsenin bişey demeye hakkı yoktur.cinseyet yer yön farketmez.bu ramazan ayında da böyledir yılbaşında da.

valla yeni nesil bu konularda rahat. ama 50-60 yaşlarındaki proflar eski kafalı olabilir, öğrenci benim olduğum yerde sigara içmemeli diye düşünüyor olabilir. bu durumda senin davranışın sana bir şey kaybettirmez. hem lise zamanlarını hatırlamış olursun:)

Biz dekanla beraber tutturuyorduk? Bosuna.

askerliği uzatmaktan başka hiçbir şey.

Askerden kacis. Baska bir sey kazandirmaz. ( iyi universiteleri tenzih ederim)

Hangi universitede ne ustune yaptiginiz bagli olarak cok sey kazandirir, ya da hicbir sey kazandirmaz.

Askerden kacis icin olsa kizlar yapmazdi ama bizde sinifin yarisi kizdi sanirim. Ogrenci profili de cok uluslu ozel sirketlerde calisan (Henkel, Microsoft, Loreal, Mercedes, Intel, P&G vb) muhendislerdi agirlikli olarak.

Teskereyi alalı yedi yıl oldu gençler.

hiç bir şey.

Sen altı üstü bi şişe suya 12 lira vermeyi kabul eder misin? Hayırsa, fakir misin?

ciddi misin hocam? su ile iş ne alaka? bilgi seviyesi ortada, yapılmış referanslar ortada. sen çamurlu su mu içersin yoksa şişede gerekli belgeleri olan suyu mu? belgeleri ortadayken.

tamam işte sen şişedeki gerekli belgeleri olan suya 12 lira verir misin onu söyle. hayırsa nedenini söyle bi de. ya da söylemene de gerek yok, oradan mantık kur diyorum.

her şirket her çalışana piyasası kadar vermez veya veremez. kimisi blöf yapıyordur.

ne verip ne veremeyeceklerini boşverin. siz en az X istiyorum diyin. verirlerse tamamdır. vermezlerse güle güle.

adamlar senin uzerinden de kar etmek istiyolar cunku. herkes vahsi aga.

gerçekten fakir olduklarını mı düşünüyosun:)

fakir olsalar yeni eleman almazlar küçülmeye giderler zaten. aldığın yeni elemanın işi öğrenme, iş yapmama potansiyeli 2 ay. fakir, işleri parlak olmayan firma bu riski almak istemez.

kibar bir şekilde sana o parayı veremeyiz diyorlar işte. 2. dediğin şey.

" bilgi olarak seviyem gayet yeterli hatta üzerinde." bunu senin değil bir başkasının söylemesi daha şık olur.
şirekette 60-70 çalışanın olması senin pozisyonunda ki personele istediğin rakamı verecekleri anlamına gelmez.

sonuç olarak o parayı vermeyecekler ki bunda fakirlik zenginlik aramak yerine prensipleriniz uymuyor altında neden aramak saçma geldi bana

zamanında su kaynağımız vardı, su kaynaktan ilk çıktığı anda çok güzel oluyordu. ancak bazı standartlara uyması için bazı filtrelerden geçmesi gerekiyor, onlardan çıkınca tadı değişirdi, o eski güzelliğinden eser kalmazdı.

sağlık olarak tüm sularım üç aşağı beş yukarı aynı olduğunu düşünüyorum, geri kalanı pazarlama.

Ben 5-10 ltlik hazır sulardan alıyorum. 5 lt'si 2.25-2.5 TL.

Evet, damacanaların geneli sağlıksız. Arıtmalar hakkında fikrim yok.

pınar cam damacana çıkarmış. fiyatı muhtemelen pahalıdır.

tr de damacana sular bile sapıtmış halde ph 8-9 içme suyumu olur? ppmm seviyelerinden bahsetmiyorum bile. arıtma olayında suda mineral kalmıyoru kim söylediyse kapışalım onunla. suyun minerallerini alabilecek bir plastik arıtma sistemi varsa o mühendislik harikası bir üründür. yok öyle bir şey

en sağlıklısı cam şişe sular.

yok ama saygi duyuyorum eski bir turk gelenegi oldugu icin.

İnanmıyorum laf olsun diye nazara geldin diyorum bazen maksat muhabbet

Merhaba, nazara inanmıyorum. Sevgiler.

İnanırım. O yüzden güzel bir şeyle karşılaşınca direkt maşallah derim. :)

evet

Nazar dedikleri bu mu bilmiyorum ama insana negatif etkisi olan birtakım enerjilerin varlığına inanıyorum.

hayır

inanmam, inanı da sevmem.

evet

benim nazarım baya degiyor, ben inanıyorum

İnanıyorum.

Nazarım yoktur sanırım. Kendimi çok nazar ettiğim söylenir.

inanıyorum.

hayır.

Nein :(. Değişik olsun, Almanca yazdım.

İnanmıyorum, şaka veya muhabbet yollu ağzımdan çıkar ama. Örneğin, 'Nazar mı değdi, kurşun mı döktürsek' derim ama ikisine de inanmam ve kurşunla işim olmaz zaten (kalem değilse).

nazar dedigin kotu enerji demektr hissettigimiz kotu eneriler bizi etkiler

Ben inanıyorum . Negatif enerji olayı

Inanmiyorum

cıks ayçovski'nin dediği gibi anca cümle içinde ecnebilerin "figure of speech" dediği şekilde kullanırım.

ateistsin, birisi bir şey diliyor, hadi inşallah diyorsun ve oradan bir heyecanlı turşu başlıyor, "hıhıhı, hani sen inanmıyordun, ha, ha, HA?" ahahah. diskıleymır lazım arada.

inanmiyorum ama bir guc var.

Tahtalarin gucune inanmiyorum.

nötr. genelde insanlar sebebini bilmediği olayları nazara yorumlar. illa bir şeyle ispat etmek zorundalarmış gibi. halbuki öyle oldu de geç.

Hangi ildesiniz bilmiyorum ama, internet üzerinden dahi olsa bir aile hukuku avukatı ile görüşün. Bir saatlik danışma ücreti 400tl civarı. Onu da almayabiliyorlar yüz yüze görüşmede, belli olmuyor.
Hatta mümkünse, en az 2 (ve hatta 3-5) farklı avukatla görüşüp, kafanıza en çok yatanla davayı açın derim.
En net bu şekilde fikir edinebilirsiniz.

PS: avukatlarla ilgili tecrübe konuşmakta.

1- boşanmak istemiyorsa karşı tarafın dava açmasını bekleyebilir. boşanma davasında kusur dava için şart olduğundan, davayı açan tarafın kusurlu olması nedeniyle dava reddedilir. boşanmak istiyorsa kendisi de açabilir.

2- ödedikleri paraları geri alamazlar.

3- medeni kanun'un benimsediği mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimidir ve şahsi mallar paylaşımda dikkate alınmazlar. miras şahsi mal statüsünde olduğundan boşanma olsa da olmasa da miras kalan eşe aittir. diğer eş hak iddia edemez.

4- boşanma davasıyla birlikte maddi ve manevi tazminat talep edebilir, çocuklar için ve kendisi için nafaka isteyebilir. şiddet aldatma vs vs manevi tazminat sebebi olarak kabul edilir. diğer eşin maddi durumuna göre bir miktar yoksulluk ve iştirak nafakasına da hükmedilebilir.

Pardon, davayı açın derken, o avukatla çalışın demek istedim. Yoksa boşanma davasını adamın açması kadının avantajına olur. Ama kadın boşanmdan da, adama şiddet, aldatılma dolayısıyla tazminat davası açabilir, bu durumda adamın sadece emekli maaşı var, bir şey alamaz doğru düzgün.

En mantıklısı adamın boşanma davası açmasını beklemek, bu sırada da ev adamın üstüne geçene kadar bir şekilde evliliği devam ettirmek. Bu esnada adama daha sonra yapılacak suçlamalar için şimdiden darp raporu, aldatmaya dair kesin kanıtlar bir şekilde elde edilmeli. Şahitli polis tutanağı olmalı. Adam sarhoş diye şikayetinden vazgeçmiş kadın ama, bu polis tutanaklarının birer kopyasını bulundurun, ileride hakime delil göstermek adına.

1) kadinin en az zararla bu sureci bitirebilmesi icin Bosanma davasini kendisi mi acmali, yoksa adamin acmasini mi beklemeli?

evet en kısa sürede davaya açmalı ki karakolda şikayettinden vazgeçmiş dediniz işte bu tür olaylarda genelde en büyük sorun şikayet etmiyor veya vaz geçiorlar

2) Su an adamin ustunde emekli maasi disinda bir sey yok. cocuklari, kit kanaat kazandiklariyla bu adamin borclarinin odemesini yapiyor. cocuklar, bosanma sirasinda yaptiklari bu odemeleri geri alabilirler mi?

evet geri alabilirler iyi bir avukat ve ispat ile alınabilir.

3) Bosandiktan sonra miras paylasimi yapilsa dahi, kadin bu mirastan bir sey alabiliyor mu?

alabilir sonuçta çocuklarda aynı zamanda mirasta hak sahibiler

4) Kadinin en azindan bir tazminat alabilmesi icin izlemesi gereken yol nedir? kendisinin arzu ettigi bu evde oturmaya devam etmek, ama bu mumkun degilse, en azindan bunca yillik maddi/manevi siddet karsiliginda yuklu bir tazminat alabilir mi?

en kısa zamanda elindeki tüm ispat edebileceği evraklar ile bir avukata başvurup davayı açarsa nafakasını alır ilerde oluşacak miras gibi durumlarda mirasta çocukları sayesinde hak sahibi olabilecektir. ama burada önemli olan şikayet ve dava açma bunlar olmadan devlet durup dururken aaa pis adam yürü git demez.

Evet çocuklara evden miras hakkı doğar, ama adam öldüğü zaman. Anladığım kadarıyla şu an oturdukları ev onlarda kalsın istiyor kadın ve çocuklar.

Ev adamın üstüne geçtikten sonra boşanırlarsa, adamdan doğru düzgün miktarda tazminat alabilir. Diğer durumda adamın zaten parası malı mülkü yok, sadece emekli maaşı var. Orda da adamın gelir durumuna göre tazminat belirleneceği için, adamdaki varlık durumu önemli.

Boşanma gerçekleşmeden de darp sebebiyle adama 3-6 ay evden uzaklaştırma cezası verilir. Ne olursa olsun, o ev adamın üstüne olduktan sonra bu tazminat ve boşanma davası sonlanmalı.

sorunun cevaplarını bu davalarla ilgilenen avukattan başkasına sormak mantıklı değil. bilmiyorum ama genel olarak fikrim;
böyle bir adamın parasından hayır gelmez. zararın neresinden dönülse kar.

düzeltme: özür dilerim "adam" demişim.

1-şu durumda ister istemez çekişmeli boşanma olacak gibi, adam kusurlu olduğu için kendi de boşanma davası açabilir ama bence en temiz iş anlaşmlı boşanma.

2-alamazlar.

3-alamaz.

4-anlaşmalı boşanma sırasında protokol yaparlar ev bana kalsın diye. ama anlattığına göre o adam buna asla yanaşmaz. çekişmeli boşanma davasında ev dahil tüm tazminat taleplerini dilekçesinde belirtebilir. ama adamın üzerine sadece emekli maaşı varsa yine eli boş döner. bu devirde en saf emekli bile emekli maaşına muvafakat vermiyor.
bir de adam ailesine 15 gün içinde evi boşaltın dedi demiştin. ordan da bişey çıkmaz. orası aile konutu ve ev adamın üstüne olsa bile kadın onun halen resmi nikahlı eşi. göz korkutmaya çalışıyordur.

yorum yapamadim.

Para karşılığında ilişkiye kendi isteğiyle giriyorsa ve bundan zevk alıyorsa korunduğu sürece sorun olmayabilir. Eğer para kazanmak için sevmeden bedenini satmak zorunda kalıyorsa bu bir sorun olabilir.

Shameless'ta Monica'nın bipolar hastalığı vardı. Bunun tedavi edilmesi gerekir ama tanı koyacak kişiler biz değiliz.

Piercing de takıntı olmadıysa sorun olmayabilir. Ama bunu dikkat çekmek için yapıyorsa yine psikoloji tedavisi gerekebilir.

Uyuşturucu ve diğer keyif verici madde kullanan kişilerin tedavisi zor çünkü yapay mutluluklara bağımlı oluyorlar.

Kendisinde bütün hastalıklar olduğu için boş vermiştir ve aklına eseni yapıyordur belki. O bilmediğiniz ilaçlar daha ciddi şeyler olabilir. Ölümcül şeyler olmasa bile, zorluğu onu bıktırmıştır. Her şekilde sizin yardımınızla sakinleşmez, başa çıkamazsınız. Ben yazarken söylenmişi varsa profesyonel yardım +1, söylenmemişse profesyonel yardım.

psikolojik yardım alsın. 21 yaşında
daha tam olarak ne yaptığını kestiremiyor sanırım. böyle giderse düşündüğünüz gibi bi gün ölüp kalacak.

Doktora düzenli gitmesi lazım. Ailesinden takip eden kimse yok mu?

Bence uğraşmayın; kendinizi bunu düzeltmek için yormayın. Ya evden kovun ya siz çıkın; ne olursa da olsun. Anası babası ilgilensin. Hayat böyle manyaklarla uğraşmak için çok kısa. Siz 3 hafta ya da 3 ay ya da 3 sene uğraşırsınız ama bu herifte milim değişiklik olmaz, olan sizin kaybolan zamanınıza olur. Vaka çok ağır cidden, ömür boyu iflah olmaz.

yakında ölecek ya da öldürülecek. ve sen de karakollarda adliyelerde gezip duracaksın.

evini ayır.

Doktora düzenli gidiyor diyebilirim. Ama sadece kırmızı reçeteli olan ilaçlarını yazdırıp çıkıyor, ekstra bir şey yok.

Sadece ilaç konularını ailesi biliyor ve üzülmekle yetiniyor.
Uğraştığım söylenemez, takılıyorum ben de. Bir de bilinçli bir hali var. Sağlıklı yaşamaya çalışıyor (?!) nasıl oluyor bilmiyorum ama glisemik indeks, yoga, sağlıklı düşünce vesaire çok meraklı. Kişisel bakımına da çok özen gösteriyor. Bir kızdan daha fazla makyaj ve kozmetik ürünü olduğunu söyleyebilirim. Birlikte yaşayınca cidden eğlenceli, enerjisi yüksek. Bir şey olmasa bari.

çek kenara, seni seviyorum ve senin için endişeleniyorum. kendine çeki düzen vermen lazım de.

laftan anlamıyosa artık yapacak bir şey yok. ev arkadaşı olarak memnun değilsen ayrılırsın. ev arkadaşı olarak memnunsan da özel hayatı hakkında gözlerini kapatır kulaklarını tıkarsın yoluna bakarsın.

Uzaklas bence düzelmez o.

victum +1

psikolojik destege ragmen boyleyse senin yapabilecegin cok bisi de yok gibi.

bi de ben korkardim o kadar hastaligi olan biriyle ayni evde yasamaktan. bulastirmaz sana da dimi?

Bence ailesini çok detay vermeden bilgilendir. Doktora düzenli gidiyor ama ilaçlar fayda etmiyor sanırım, ilgilenmeniz gerektiğini dusunuyorum falan de. Öncesinde arkadaşına da ailesiyle konuşacağını söyle düzgün bi dille. Yazık, daha çok genç. Belki toparlar kendini.

eğlenceli olması iyi bir insan olduğu anlamına gelmiyor. zaman geçirmek keyifli olabilr ama kendini de koruman gerek bazı durumlarda bazı insanlar için bir şey yapamazsın. sonuçta seçimlerimizi yaşıyoruz.

yazık bende çok üzüldüm psikolojisi darma duman olmus. Allah yardımcısı olsun ne dıyeyım

bencede ailesine bilgi vermelisin

odasını bok götüren ve de kiminle yatıp kalktığı belli olmayan biriyle aynı evi paylaşıyorsunuz. hijyen konusunda sınıfta kalıyor bir kere. biriyle iyi anlaşmak, hayatına ve yaşam biçimine saygılı olmak başka, onunla aynı evi paylaşmak başka.
kliniğe yatıp tedavi olmasını önerin ona. tedavi olmayı kendisi istemesi gerek. ilaçlarla kafa yapan biri uyuşturucudan da gerş kalmaz. yaşı da o kadar genç ki:(

sorularimicinfeykhesap +1

Serseri mayın olduğunu ve yakında patlayacağını görmek için süper zeka olmaya gerek yok. Ya ilaçlardan bir şey olacak, ya da para karşılığı eve getirdiği biri bir şey yapacak.

Ancak neler yapılabilir bilmiyorum. Gerçekten yardım etmek istiyorsunuz önce doktoru ile bir görüşün. Netice alamazsanız ailesi ile görüşüp ordan da çözüme ulaşamazsanız ayrılın...

i.hizliresim.com

Bir psikiyatriste bu davranışları ve tüm kullandığı ilaçlar anlatılıp tedavilerinin düzenlenmesi lazım. İlacını yazdırdığı doktora birlikte gidip görüşebilirsin. İkna etmek sana kalmış.

Ben sonunu soyleyeyim. Sonunda kendine zarar verecek ve klinege yatirilacak. Sen de bir anda ardinda biraktigi pislik ve insanlarla kalakalacaksin.

Duyurunun sonuna kadar bu kesin erkek diye okudum ve evet erkekmis.


Yardima ihtiyaci var. Bu saatten sonra duzelmez ama en azindan iyilestirilebilir az biraz.

Mazda 3. Ben de alacam yakin gelecekte.

eğer şart değilse araba almamalısın.

eğer şartsa, sana az masraf çıkaracak arabaların en ucuzunu seçmelisin.

fiesta?

@babilbigi araba sart biraz ankarada yasiyorum toplu tasima cok boktan.

@fortisvita hocam 2005 modelleri bile 34 bin ankara icin konusursak 11 yillik araca bu paralar gunah ki mazda yani ikinci eli sifir bence

@basond onlarin da yeni (2011 2010 emin degilim) kasalari dusuk km (120bin alti) falan 35 36 cok ilginc bi piyasa beklesem duser mi duserse ne zaman duser?

şu anda bekleyince düşecek bir araç yok yaz geliyor 1.5 ay sonra bayram geliyor, gözüne modeli kestireceksin sahibindende fink atacaksın bildiğin.
bilgi vereyim geçen sene 32.5 a fiesta 2011 titanium dizel aldım, ağır kazası yok 90binde sadece sağ arka çamurlukta boyası vardı. o zamanlarda 40binlerde uçan vardı, artsın artsın 35 olmuştur o bile çok geliyor ama bilemiyorum tabi.

Honda jazz

malum site ilan no: 302882236

fiyatlar yüksek falan değil gayet piyasanın altında bile veriyorum

ahahaha millet iyice uçmuş lan. geçen sene piyasanın uçması neticesinde bu sene kimse arabasını ucuza vermek istemiyor. ama piyasa ölü. yaprak kıpırdamıyor. şöyle söyliyim ticari araç piyasası bile bu durumda -ki her zaman canlıdır-. fiyatlar bunun üzerine çıkmaz. rahat ol. jetta'ya da 65 verilmez. piyasası önemli diil. jetta o kadar para bağlanacak araba değil. kuzen bir ay önce 108bine cc aldı sıfır. ordan düşün.

2010-2011 punto evo bakın

Piyasa dusuk ama millet fiyattan kurus inmiyor ve cidden yani bos+bos. Alicaksin bi polo 3 sene binip ayni paraya satacaksin kafa rahat abi yatirim tavsiyesidir. Gidip alfayi alip lpg taktirip bin diyor seytan bu tok kapi severlere para vermeyip.

eğer 2-3 sene binip satma düşünceniz varsa 2008-2009 model golf almak daha mantıklı gibi geliyor bana. 100-150 bin kilometre arası temizlerinden bulabilirsiniz diye düşünüyorum.
eğer kilometre olarak fazla geliyorsa alfa romeo'dan ziyade renault megane(hactback) tavsiye ederim. hem daha az yakar hem 2. el piyasası daha hızlı akar hem de parça konusunda problem yaşamazsanız.

@golgi aygiti hocam 50 binden basliyor 2008 model golfler 33 hadi maks 35 bin olsun bu paralara polo alamiyorum. Megane tip olarak cok cirkin bi araba son kasasindan onceki kasasindan bahsediyorum. Sacma fiyatlar var.

bütçeyi bir şekilde 35 civarına çıkartabilirsen; pejo 208. fransız diyenlere fransız kal. on numara araç.

Model takıntın yoksa, temiz ama eski dizel bir mercedes al. Paşa paşa bin. Ankara'da hiç sıkıntın olmaz. 25-30 arası 93-95 arası e200ler var. Klima, sunroof, abs, dört cam elektrik, bazılarında koltuk ısıtma. 136 beygir. Lpgyle bişi de yakmıyor. Konfor ve yol tutuş olarak da burda yazılan arabaların hepsini solda sıfır bırakır. Bunun yanı sıra vergisi düşük, sigortası düşük. Parçası bol ve fiyatları gayet makul. Tanıdık usta ve parçacı da var. Düşünürsen yardımcı olurum. Kendim de arıyorum şu an benzer bir şey.

Cumartesi öğleyin.

perşembe seher vakti

Ben ciddiydim *smash*

damdanakan vurdu gol oldu!
kpss kafasıdır o :)

geçen ay bu zamanlar aşktan ölüyorum sandım

404 gün önce.

cuma gecesi

5 sene önce.
Dünyadaki en kötü şey aşık olmak, yine de yaşanmalı.

bak daha çarpıcısı geliyor, her gün. istisnasız her gün :d

her gün nasıl oluyor aga? insan her gün mü ölür.

Aşk bir zaaftır arkadaşlar. Aşık olmayın. Ama sarhoş olun.

encrypted-tbn2.gstatic.com

her an idi galiba.

2012mart

çok içmişim şu ara kusuyorum.

Geçen sene çakırkeyiftim.

2007 yazıydı. şu anda evli olduğum kadın ile sevgiliyken, ilk aşkımla yatıyordum. ilk aşkım da şimdi evli olduğu adamla sevgiliydi.
ne günlerdi be.

Olmadim. Alkolden sarhos oldum sadece. Bana oyle acayip acayip seyler olmaz.

yokki